CİMER’e Teşekkür İçin Yazan Var mı?

CİMER’e Teşekkür İçin Yazan Var mı

Bugün bir arkadaşım anlattı: Hastanede yaşlı bir amca, kendisine yardımcı olan sekretere elini kalbine koyarak Allah razı olsun kızım demiş. Sekreter ise şaşkınlıkla, Beyefendi, bunu söyleyen o kadar az kişi var ki… diye cevap vermiş. Bir teşekkürün bile çalışanları ne kadar mutlu ettiğini görünce, aslında bizlerin neyi unuttuğunu bir kez daha anlamış oldum.

Ülkemizde kamu ya da özel kurumlarda çalışan insanlara teşekkür etme alışkanlığımız neredeyse yok denecek kadar az. Ne gariptir ki biz insanlar, şikâyet etmeyi her zaman daha kolay ve daha yüksek sesle yapıyor. En küçük olumsuzlukta avazımız çıktığı kadar bağırıyor, konuyu duyurmak için sosyal medyadan devletin bütün resmi kanallarına kadar her yolu kullanıyoruz.

Bir düşünelim…
Hastaneye gidiyoruz. Doktorundan hemşiresine, temizlik görevlisinden danışma personeline kadar herkes elinden geleni yaparak, üstelik tüm hastalara eşit şekilde hizmet vermek için çabalıyor. Biz ise çoğu zaman yarım ağızla, neredeyse mahcup bir edayla “teşekkür ederim” diyoruz. Hatta bazen teşekkür etmeyi bile unutuyoruz. Ama küçücük bir aksaklık yaşandığında dünyayı ayağa kaldırmak için elimizden geleni yapıyoruz.

Oysa istatistiklere baktığımızda, bu tür olumsuzlukların oranı yüzde 4 bile değil. Yani hizmetin yüzde 96’sı düzgün, özverili ve samimi biçimde veriliyor. Fakat biz, o küçük yüzde üzerinden genelleme yapmayı alışkanlık haline getirmiş durumdayız.

Devlet dairesine gittiğimizde de tablo çok farklı değil. Personelin iş yoğunluğu sebebiyle birkaç dakika gecikmesi, memurun aynı anda onlarca işle ilgilendiği için kısa cevap vermesi gibi basit durumlarda sosyal medya başta olmak üzere CİMER’e kadar şikayetler sıralanıyor. Hatta kimi zaman iş, “Bir daha oy yok!” söylemlerine kadar uzanıyor. Bu yöntemleri kullanarak sonuç almaya çalışanların sayısı da az değil.

Peki hiç düşündük mü?
Olumsuz bir durumda ortalığı ayağa kaldıran bizler, güzel bir hizmet aldığımızda kaç kez teşekkür etmeyi tercih ettik?

Bir personelin özverili çalışması için amirine teşekkür mektubu yazdık mı?

Kaymakama, müdüre ya da belediye başkanına “Personeliniz çok ilgiliydi, teşekkür ederim” dedik mi?

Özel sektörden aldığımız hizmet için içten bir teşekkür etmeyi gerekli gördük mü?

CİMER’e şikâyet değil de teşekkür yazmayı hiç aklımıza getirdik mi?

Bunca eleştirinin, serzenişin arasında kaç kişi iyi yapılmış bir işi takdir etme erdemini gösteriyor gerçekten?
Kaç kişi bir memurun, doktorun, öğretmenin, polis memurunun emeğini fark ettiğinde sadece “Teşekkür ederim, iyi ki varsınız” deme nezaketini gösterebiliyor?

Asıl düşünmemiz gereken soru işte budur.

Eleştirmek kolaydır, bağırmak kolaydır, şikâyet etmek kolaydır…
Ama teşekkür etmek, emek görünce takdir etmek; işte o, iyi insan olmanın bir gereğidir.

Ve unutmayalım:
Bir teşekkür, hiçbir şeyi değiştirmiyor gibi görünür ama aslında çok şeyi değiştirir.
Bir çalışanı motive eder…
Bir yöneticiyi sevindirir…
Bir kuruma güven duygusu kazandırır…
Toplumun ruhuna nezaket katılır.

Belki de biz teşekkür etmeyi öğrendiğimizde; hem daha huzurlu bir toplum olacağız hem de birlikte yaşamanın değerini daha iyi anlayacağız. Bugün iyi bir hizmet aldığınız birine, hiç çekinmeden bir teşekkür edin.
Bir CİMER mesajı, bir müdüre küçük bir not, bir çalışanın yüzünde büyük bir tebessüm olabilir.

 Şikâyet ederken yüksek sesliyiz… Haydi, teşekkür ederken de cömert olalım.

Selm ve Dua İle…

1 Aralık 2025 Pazartesi

Exit mobile version