Kelime anlamıyla şiddet, bireyin fiziksel, cinsel, psikolojik veya ekonomik yönden zarar görmesiyle ya da acı çekmesiyle sonuçlanan veya sonuçlanması muhtemel hareketleri, buna yönelik tehdit ve baskıyı ya da özgürlüğün keyfi engellenmesini de içeren, fiziksel, cinsel, psikolojik, sözlü veya ekonomik her türlü tutum ve davranıştır. Dünya üzerinde tüm toplumlarda yaşanan bir gerçeklik olarak şiddet eylemleri maalesef ülkemizde de önce sağlık alanında, şimdilerde eğitim alanında kaygı uyandıran bir şekilde artma eğilimindedir. Milli, kültürel, örfi ve dini değerlerimizde büyük önem verilen büyüğe, öğretmene, hekime saygı, vefa, şükran duyma gibi toplumumuza has güzel özelliklerin erozyona uğradığını, bu değerleri yeni nesillere aktarmakta sıkıntılar yaşadığımızı ve maalesef tersi örneklere sürekli bir şekilde maruz kaldığımızı söyleyebiliriz.
Şiddeti önlemeye yönelik yapılan çalışmalar şiddeti engelleme konusunda yetersiz kaldığı için toplumsal bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu durum yalnızca şiddete uğrayan bireyi değil, bireyin içinde bulunduğu çevresini de olumsuz olarak etkilemektedir. Özellikle içinde şiddet barındıran ailede şiddeti rol model alan çocuk, yaşamının ilerleyen dönemlerinde bir istismarcı olabilmekte veya çocukta korku, çekingenlik ve saldırganlık gibi olumsuz kişisel özellikler görülebilmektedir. Küçük yaşta bir çocuk, büyüdüğü ortamda sözel ve fiziksel şiddete maruz kalıp, aşağılandığında ileride şiddete daha eğilimli olmaktadır. Bu durum şiddet döngüsünün artarak devam etmesine yol açmaktadır. Öyleyse bu konuda alınabilecek önlemlerin en başında aile yapısını sağlıklı bir şekilde güçlendirmek ve duygu düzenlemede ebeveynlerin çocuklarına sağlıklı birer rol model olabilmesi gelmektedir.
Şiddete yol açan en büyük etkenlerden biri kişinin engellenme duygusudur. Çocuk eğitiminde sınır ve kurallar oluşturabilme, sosyal normlara uyma becerisi kazandırma gibi hedefler hem ailelerin hem eğitimcilerin ortak gayesi olmalıdır.
Çocukların ve gençlerin eğitiminde sadece akademik başarılarına odaklanmadan milli ve manevi değerleri kazandırma gayreti ve kaygısı içerinde olmalıyız.
Şiddetin birden fazla türü vardır. Bazen farkında olmadan bile şiddete maruz kalmak mümkün. Dünyada ve ülkemizde gün geçtikçe daha fazla karşılaştığımız bu sorunun farkında olmak ve karşılaşıldığında neler yapılabileceğini bilmek oldukça önemlidir. Şiddet fiziksel, psikolojik, cinsel ve ekonomik olmak üzere çeşitli şekilde karşımıza çıkabilmektedir. Günümüzde şiddet, en çok fiziksel türüyle karşımıza çıkmaktadır. Hastanelerdeki sağlık çalışanından, okuldaki öğretim görevlisine, görevi başında bir kuryeden sokakta yalnız yürüyen bir insana… Şiddet artık her yerde ve bu toplumsal sorun giderek büyümektedir. Şiddete veya şiddet tehdidine maruz kalındığında polise yaşanılanlar detaylıca anlatılıp şikayetçi olunarak tutanağa dökülebilir. Aynı zamanda şiddetin bıraktığı psikolojik etkilerle başa çıkabilmek adına psikolojik destek alınması oldukça önemlidir. Şiddete maruz kalındığında susması gereken en son kişi maruz kalan kişidir ve bir insan olarak yapmamız gereken şiddetin varlığını bilmek, farkında olmak ve ses çıkarmaktır. Şiddetin her türüne hayır diyerek, artan olayların farkında olarak ve bu meseleyi kendimize dert edinerek, çözüm yolları aramak ve barış, sükunet ve huzur içinde yaşayabilmek için üzerimize düşen görevleri fert fert yerine getirerek geleceğimizi inşa etme sorumluluğunda olmalıyız.
